Jung'un geliştirmiş olduğu en önemi iki kavram, arketip ve simgedir. Gerçekte bu iki kavram yakın ilişi durumundadır. Simgeler, arketiplerin dıştan gözlemlenebilen belirtileridir. Arketipler, kolektif bilinçdışının derinnliklerinde gömülü olduklarındani ancak simgeler aracılığıyla anlatım bulurlar. Kişinin haberdar olmamamsına karşın arketipler davranışları sürekli olarak etkiler ve yön verirler.
Kolektif bilinçdışına ilişkin veriler, ancak simgelerin ve rüyaların anlaşılması ve yorumlanmasıyla toplanabilirler. Jung'a göre bir simgi iki temel amaca hizmet eder. Bunlardan biri engellenmiş olan bir içgüdüsel tepiye doyum sağlamaktır. Uyanık yaşamda sıklıkla ketlenen cinsel ve saldırgan nitelikte istekler, rüyalarda simgeler aracılığıyla anlatım bulur. Simgeler ilkel üçgüdülerin dönüşüme uğramış biçimleridir. İçgüdüsel enerjiyi, manevi ve kültürel değerlere kanlize ederler. Edebiyat, sanat ve din, biyolojik üçgüdülerin değişimine uğramış anlatımlardır. Örneğin, cinsel enerji bir sanat dalı olan dansai saldırgan enerji yarışımalı oyunlara çevrilebilir. Ancak simgeler ya da simgesel davranışlari üçgüdüsel enerjinin gerçek boşalım objelerinin yerine başka objeleri koyma biçiminde yorumlanmamalıdır. Örnegin, dans etmek cinsel etkinliğin yerine geçen bir olgu degildir. cinsellikten öte birçok boyutu da içerir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder