Daha önce de belirtildiği gibi analitik terapi belirli kuralları izlememekle birlikte içerdiği bazı ortak ilkeler aşağıdaki biçimde özetlenebilir.
Kabul: Terapi süresince hasta, terapist tarafından kabl edildiğini hissetmelidir. Bu duygu terapistin sözlü anlatımıyla değil, açık ve samimi tutumuyla oluşur. Analitik psikolojide tedavi yapan kişilerin de psikoterapi görmüş olması zorunludur. Böylece, kabul edilme ya da edilmeme arasındaki farkı kendi terapistleriyle yaşanmış olarak başka insanların sorunlarına eğilirler.
Bir insan geçmişte geçirmiş olduğu olumsuz yaşantılardan çok, ufuklarını genişletemediği ve daha iyi bir insan olabilme yolunda gelişimini sürdüremediği için acı duyar. bir başka deyişle, yazgısından kaçmaya çalıştığı için yeteneklerini ve gizil güçlerini kullanmamaktadır. Ne var ki, bir kez yazgısını tanıyıp, özümledikten ve ona etkin bir biçimde katılmayı kabul ettikten sonra daha zengin boyutlarıyla anlamlı bir yaşam sürebilir. Ancak Bu daha az acı çekeceği anlamına gelmez.
İçsel dünya ile ilişki kurma: Başarıya yönelik Batı kültürü, dış dünyayı ve onun gerçeklerini vurgulama eğilimindedir. Bu durum, dış gerçeklik kadar önemli olan kendi gerçekliğimizi, yani iç dünyamızı görmemize engel olmuştur. Tedavi için başvuran insanların çoğu, kendi dünyalarınan kopmuş kişilerdir. Bundan ötürü, analitik terapinin en önemli amaçlarından biri, iç ve dış dünyalar arasındaki kopukluğun birleştirilmesidir. Bu amacı gerçekleştirmek için terapist sürekli fakat esnek bir biçimde hastayı içsel dünyasına yöneltmeye çalışır. Hasta tanımadığı bu dünyasının gücünü anlayıncaya kadar bu konu işlenir.
17 Ocak 2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder