Genellikle kişiye rüyasındaki bir simgenin kendisine neleri çağrıştırdığı sorulur. Bu simgenin bir tekerlek olduğunu varsayarak kişi tekerleğin kendisine bir otomobi, otomobilin is çocukluk yıkllarındaki bir oyuncağı anımsattığını söyleyebilir. Birbirni izleyen anılar dizisi sürdürüldükçe giderek rüyadaki gerçek simgeden yani tekerlekten uzaklaşılır. Eğer rüya gören kişi çağrışımlarını dikkatli bir biçimde sürdürmekteyse, sonunda can sıkıcı duyguları içeren bir noktaya ya da yomplekse ulaşılır. Örneğin, ergenlik döneminde geçirmiş olduğu eşcinsel bir yaşantıya ilişkin olabilir. Kuşkusuz, elde edilen bu bulgu pskiyatrik soruşturmanın doğal bir parçasıdır, ancak söz konusu rüya ile artık pek ilişkisi de kalmamıştır.
Belki bir başka noktadan da başlansaydı aynı bilinçdısşının kullandığı simgenin bir otomobil değil de bir tekerlek olduğu gerçeğine büyük önem tanır. Öyle olsaydı, hasta rüyasında doğrudan bir otomobil görmüş olurdu. Ama bu yaklaşım, aotomobile ve çocukluk dönemine ilişkin çağrışımı önemsememe anlamına da gelmez. Çünkü bir çağrışım, çoğu kez rastlantısal olmayan bir bağlantıdır. Çağrıştırılan obje, çocukluğunda saip olmayan bir bağlantıdır. Bu uygulama rüyadaki cansız eşyalardan insanlara kadar her simgeyi ve rüyada yer alan tüm önemli olayları içerir.
Bilinçdışının arketipsel olduğu varsayımından hareket ederek terapist, belirli bir rüyada ortaya çıkan dram ve simgeleri değerlendirirken, mitoloji, masal, edebiyat vb. her türlü kaynaktan yararlanabilir. Ancak bunun sağlam bir biçimde yapılabilmesi terapistin iyi bir kültüre ve yeterli klinik deneyime sapip olmasına, sezgi ve yargılarını etkin bir biçimde kullanabilmesine de bağldır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder